KUSS İBN-İ SAİDE

Bundan 1478 sene evvel, yani Resûl-ü Ekrem 25 yaşlarında iken Mekke'de Sûk-ı Ukaz panayırında dolaşıyordu...

Kızıl bir deve üzerinde KUSS İbn-i Saide ismindeki zât şöyle haykırıyordu:

"Ey insanlar!

Geliniz!

Dinleyiniz!

Belleyiniz, ibret alınız!

Yaşayan ölür.

Ölen fena bulur.

Olacak olur.

Yağmur yağar.

Otlar biter.

Çocuklar doğar.

Analarının, babalarının yerini tutar.

Sonra hepisi mahvolup gider.

Vukuatın ardı arası kesilmez. Hemen birbirini kovalar.

Kulak tutunuz!

Dikkat ediniz!

Gökte haber var.

Yerde ibret alacak şeyler var.

Yeryüzü bir yaygın eyvan.

Gökyüzü bir yüksek tavan.

Yıldızlar yürür.

Denizler durur.

Gelen kalmaz.

Giden gelmez

Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?

Yoksa orada bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar ?

Yemin ederim, ALLAH'ın indinde bir din vardır ki şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgilidir.

Ve ALLAH'ın bir gelecek PEYGAMBERİ vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki O'na îman edip de O dahi o'na hidâyet eyleye. Vay o bedbahta, kim O'na isyan ve muhalefet eyleye.

Yazıklar olsun ömürleri gaflet içinde geçen Ümmetlere.

Ey cemaat!

Hani, aba ve ecdat?

Hani müzeyyen kâşaneler ve taştan haneler yapan Ad ve Semud ?

Hani, dünya varlığına mağrur olup da kavmine:

"Ben, sizin en büyük rabbınızım!" diyen Fir'avun ile Nemrud?

Onlar, size nisbetle daha zengin ve kuvvet kudretçe sizden üstün değil midirler?

Bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı.

Kemikleri bile çürüyüp dağıldı.

Evleri yıkılıp ıssız kaldı.

Yerlerini, yurtlarını köpekler şenlendiriyor.

Sakın onlar gibi gaflet etmeyin. Onların yoluna gitmeyin!

Her şey fânidir.

Bâki ancak Cenab-ı HAKK'tır ki, Birdir, Şerik ve Naziri yoktur.

Tapacak ancak O'dur.

Doğmamış, doğurmamıştır.

Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çok.

Ölüm ırmağının girecek yerleri var, ammaa çıkacak yeri yoktur.

Büyük küçük hep göçüp gidiyor.

Giden geri gelmiyor.

Cezmettim ki kamuya olan bana da olacaktır!.."

Kızıl deve üstünde bunları söyleyen KUSS önce öldü.

Sonradan kabilesi islâm olmuştur.

İslâm olan kabilesine Peygamber efendimiz sordu:

"İçinizde Kuss'u tanıyan var mı?"

"Hepimiz tanırız Yâ Resûlullah!" dediler.

Resûl-ü Ekrem Kuss'un Ukaz panayırında deve üstünde söylediği konuşmasında: "Yaşayan ölür! Ölen fena bulur! Olacak olur!" dediği hiç hatırdan çıkmaz" buyurdu. Bu günde insanlar aynen Ukaz panayırındadırlar 1478 sene evvel sözleri duymak için kulak kesilmek gerek...

Eyvan : f. Köşk. Büyük salon. Büyük sofa. Divanhâne.

Bedbaht : f. Bahtsız, talihsiz, bahtı kara.

Müzeyyen : Bezenip süslenmiş, ziynetli.

Şerik : Ortak. * Arkadaş.

Nazır : (C.: Nüzzâr) Nazar eden, bakan. * Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis. * Kabine azalarından herbiri. Nâzır. Vekil. Bakan. * Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya hâkim tarafından tayin olunan zat. (Ist. Fık. K.)

Cezm : Cezim) Kat'î karar. Yemin. Kararlaştırmak. * Kesmek. * Niyet. Tahmin. Takdir. * İlzam. * İcâbe. * Gr: Arabçada kelime sonundaki harfi sâkin okumak. Kur'ân-ı Kerim

okurken harfleri yerlerine vaz'edip mahrecinden çıkarırken tâne tâne, fesahat, beyan ve teenni ve sükûnet üzere okumak.

Kamu : (Kamuğ) t. Hep, bütün, tamamen