Nûr-u M

İnsan oğlunda, ALLAH'ın bütün esmâları tahammül hududuna girecek kadar tenezzülen küçülerek menevişler hâlinde mevcuttur.

Bu menevişlerin bütün parlaklığı ile ortaya çıkması ve bundan istifade etmeğe savaşan mü'minlere mümkündür.

Cenab-ı ALLAH, harfsiz, sessiz, sözsüz kelâmı ile konuşmak istedi.

Bu harfsiz, sessiz, sözsüz kelâmı, harfli, sesli, söz haline inkılâp etmesi için bir âlet olan insanı yarattı.

Hiç bu kula duyamıyacağı, işitemiyeceği, tahammül edemiyeceği kelâm titreşim, ilâhi dalgaları insan vücudunda söz hâline inkilâp için buna mütehammil bir Nûr yarattı.

"Nûr-u M"...

Nûr-u ilâhi; Nûr'un, Zâtullah'tan aks etmiş ve Rahîm şifasına bürünerek tahammül hududuna girmiş şeklidir.

Ziyâ değildir.

Rahîm, tatlı bir ilâhi nesnedir.

İşte bu Nûr'u tahammül hududuna indiren Resûl-ü Ekrem'e "Rahmeten li'l-âlemin" denir.

Bu Nûr'u binlerce sene müstesna insanların vücudunda tahammül derecesi ölçüldü,

Evvelâ kâinat bu Nûr'dan yaratıldı.

Ses, kelâm, ağaçtan, taştan geçerek Vahy sûretinde intikâl ederdi.

Nihayet Mübârek Cesed-i Resûl dünyaya teşrif ettirildi..

Onun içinden Vahy şeklinde kelâm söz hâlinde insanlara ilân ettirildi. ALLAH'a ibadetin devamlı oluşu "Pota-yı Resûl "de erimesini temine fırsat verildiğin dendir. Şefâat da bir nevi bu ibadeti devama teşvik ederek Resûl'e yanaştırmaktır. Kulunu korumak için.

Bu kelâmın hakiykatine vukuf için bir terbiye tazim sistemi kuruldu. İbadet.

Taat...

İbadet, ALLAH'ın Mabud olduğunu, insanın kul olduğunu fiilen idrâki.

Bu zâhiri yol şeriat yoludur.

Resûl'ün dışı...

İçi Nûr âlemi.

Beden: Gönlün gölgesinin gölgesinin gölgesidir.

Ayna yalınız sûreti gösterir.

Gönlün sırrını göstermez.

Kâmil insanın yüzüne bak!

O ALLAH aynasıdır.

ALLAH'ı ancak ALLAH adamı gösterir.

Öyle bir âlemde yaşıyoruz ki her şeyi göremiyoruz.

Mikrobu bulan Pastör ne diyor bilirmisiniz:

"Delile ne lüzum var bir mikrobun hayatı bana HAKK'ın azamet ve Vahdaniyyetini göstermeğe kâfidir."

Pastörden çok evvel Resûl'u Ekrem bir hadîs'inde:

"El uzattığım zaman sizin görmediğiniz 400.000 canlıya dokunuyorum".

Bizde bu ilânı duyan dedelerimizden bize kadar intikâl ettiği için duyduk.

Su: HAKK'ın bir çok lütuf ve ihsanlarına "Perde" yaptığı mübârek bir nesnedir. Suyun kıymetini biliniz...

Su Hayattır.

Hayatta sudur.

Dudakları kuruyan hasta su ister.

Yaralı su ister.

Son nefeste insanın ağzına bir iki damla su dökerler.

Yıldızlarda hayat var mı diye tetkik edenler ilk evvel su var mı diye onu arıyorlar. SUYU SEVMEYEN, SUYA İHTİYACI OLMAYAN NE VAR Kl DÜNYA YÜZÜNDE...

Tenezzülen : Alçak gönüllülükle, tevâzu ve mahviyet içinde, kibirsizlikle.

Meneviş : Bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık.

İstifade : Faydalanmak. Faydalanmağa çalışmak. * Anlayıp öğrenmek. * Tahsil etmek.

Müstesna : İstisna edilen. Ayrı tutulan, ayrı muameleye tabi olan. Kaide dışı bırakılmış olan.

İntikal : Bir yerden bir yere nakletmek. Tebdil-i mekân etmek. * Göçmek, geçmek. * Sirâyet. Bulaşmak. * Bir şeyin miras olarak kalması. * Bir mes'eleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak.

Pota : f. Toprak veya mâdenden yapılmış, kimyacı, eczâcı, mâdenci veya kuyumcu âletlerindendir. Altın, gümüş ve benzeri mâdenlerin eritilimesine mahsustur.

Vukuf : Bir şeyi bilme. Öğrenmiş olma. * Bir hâlde kalma. * Durma, duruş.

Taat : İbadet etmek. Allah'ın (C.C.) emirlerini yerine getirmek. İtaat etmek.

Sûret : (C.: Sur - Suver) Biçim, görünüş. * Kılık. Tarz. * Yol. Gidiş. Hal. * Tasvir. Dıştan görünen şekil. * Çare