CAHİDE
Şunu unutma!..
Haram diyoruz. Ne demektir?
Resûl'ü Ekrem'in Sünnetlerinden ayrılmakdır, deriz.
ALLAH'ın emirlerini yapan.
Nehiylerinden kaçan.
Dünya ve nefis kayıtlarından kurtulan. Cennet ve cehennem kayıtlarından kurtulmuş olur.
Geride bir parça yaratıldığı malzeme olan çamur kalır. Çamur da aslına döner... Ruh ise, ALLAH'ın emir cümlesindendir. ALLAH'ın yaktığı vücuddaki bir Lem'a dır. ALLAH'a döner.
Nasıl ki bir bileme çarkından çıkan kıvılcımlar hemen gözden kaybolurlarsa onun gibi aslına döner...
Günahkârların cehennem azabından kurtulmaları için yapılan şefâat işte bu bir
4
parça çamur içindir. O çamur Hak emriyle Cebrail'in elinde yoğruldu. En temiz nesnedir. Tekrar iade ettiğin zaman "O"nun tertemiz kalmasına çalışmak en büyük hüner ve ALLAH'a karşı vefâdır.
Onun için sende gizli olan sana senden yakın olan ALLAH ile ALLAH'I bulabilir, bilebilirsin ancak...
Nehiy : Yasak etmek. Menetmek. * Gr: Emrin menfi şekli.
Nefs : (Nefis) Can, kişi, kendi, öz varlık. Bir şeyin zatı olan, kendisi. * Göz. * Şehvet ve gadabın mebdei olan kuvve-i nefsaniye. Fıtri meyil, bedenin hissi istekleri. * Ruh, hayat, asıl. * Maya. * Hamiyet.(Evet, nefsini beğenen ve nefsine itimad eden bedbahttır. Nefsinin ayıbını gören, bahtiyardır. M.)
Ruh : f. Yanak, yüz, çehre. * Arabçada: Efsânevi bir kuş. (Bak: Ruhsâr)RUH : Can, nefes, canlılık. * Öz, hülâsa, en mühim nokta. * His. * Kur'an. * İsa (A.S.). * Cebrail (A.S.). * Korkmak. (Bak: Vicdan
Âlem-i Emir : Sâdece bir emr-i İlâhî ile işlerin hemen olduğu âlem. Yaradılışa ait kanunlar âlemi.
Lem'a : (C.: Lemâat) Parlamak. Şimşek gibi çakmak. Güneş ve yıldız gibi parlamak. * El ile veya elbise gibi bir şeyle işaret etmek
Vefâ : Ahdinde, sözünde durma. * Sevgi ve dostlukta sebat ve devam. * Ödeme. *
Yetişme. * Dince ve akılca lâzım gelen şeyi yerine getirip uhdesinden çıkma.
Şefâat : Şefaat etmek. Af için vesile olmak. * Fık: Âhiret günü bir kısım günahkâr mü'minlerin affedilmeleri ve itaatli mü'minlerin de yüksek mertebelere ermeleri için Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve sâir büyük zâtların Allah Teâlâ'dan (C.C.) niyaz ve istirhamda bulunmalarıdır.
Cebrail : (Cebril, Cibril) Cenab-ı Hakk'ın emirlerini Peygamberlere (A.S.) bildiren büyük melek. Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) Kur'ân-ı Azimüşşân'ı vahiyle getiren melek (A.S.).
Nesne : şey, herhangi bir şey.
Hüner : f. Mârifet. Bilgililik. Ustalık, mahâret.
Yakîn : Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.(Yakîn: Ma'rifet ve dirayetin ve emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i yakîn denir, ma'rifet-i yakîn denilmez. Ayn-el yakîn: (kelimenin merfu hali ayn-ul yakîndir.) Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Meselâ; uzakta bir duman görüyoruz. Orada ateşin varlığını ilmen biliyoruz, demektir. Bu bilme derecesine ilm-el yakîn deniyor. Ateşe yaklaşıp, gözümüzle görürsek, ona ayn-el yakîn bilmek deniyor. Daha da ilerliyerek bütün hislerimizle ateşin varlığını anladık ise; ateşin yakması ve sâir sıfatlarını da bildik ise, bu nevi'den olan ilmimizin derecesine de hakk-al yakîn deniyor. (Hakkalyakîn: Abdin sıfatları, emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i yakîn denir, ma'rifet-i yakîn denilmez. Ayn-el yakîn: (kelimenin merfu hali ayn-ul yakîndir.) Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Meselâ; uzakta bir duman görüyoruz. Orada ateşin varlığını ilmen biliyoruz, demektir. Bu bilme derecesine ilm-el yakîn deniyor. Ateşe yaklaşıp, gözümüzle görürsek, ona ayn-el yakîn bilmek deniyor. Daha da ilerliyerek bütün hislerimizle ateşin varlığını anladık ise; ateşin yakması ve sâir sıfatlarını da bildik ise, bu nevi'den olan ilmimizin derecesine de hakk-al yakîn deniyor. (Hakkalyakîn: Abdin sıfatları, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarında fâni olup, kendisi onunla ilmen ve şuhuden ve hâlen beka bulmaktadır. Ö. Nasuhi)